Haber

Maçoğlu: Kılıçdaroğlu’na sempati büyük, oyların yüzde 80’ini alıyor

Türkiye Komünist Partisi’nden Dersim Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu, Kısa Dalga’dan Azmi Karaveli’nin podcast programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu’nun kentte büyük bir sempatiyle karşılandığını söyleyen Maçoğlu, “Bir aksilik olmazsa yüzde 80’in altına düşmez” dedi.

İşte Maçoğlu’nun röportajından bir bölüm:

‘GENEL SEÇİMLERDE YEREL YÖNETİM, İŞ VE ÖZGÜRLÜK İTTİFAKI’NDA TKP’LİYİM’

Biraz reel siyasete girelim, belli bir seçim dönemindeyiz. Elbette TKP’nin genel sekreteri Kemal Okuyan var. Ama kamuoyunda TKP denilince akla gelen birkaç isimden birisiniz diyebiliriz. TKP’nin Emek ve Özgürlük İttifakı’na katılmaması çok eleştirildi. Bunun hakkında ne düşünüyorsun? Elbette Sosyalist Güç Birlik İttifakı’nda yer aldı ama genel olarak eleştiriler, tırnak içinde söylüyorum, “büyük ittifaka” girmeme yönündeydi.

Yani TKP’nin kendisini sosyalistler dışındaki ittifaklarda görmediği görüşü ön planda. Yani sosyalist bir güç birliği üzerine bir takım çalışmalar yaptıysanız “bizimle” dedi ve bu hassasiyetler ve tartışmalar devam etti. Bu anlamda dört beş kurumu Sosyalist Güç Birliği’nde bir araya getirebiliriz. Hatta kendileriyle TİP, MP, SMF ve benzeri birçok röportaj yapıldı. Bana sorarsanız tüm sosyalist sendikalar, emek, özgürlük hareketi, herkes ortada duruyor. Yani bana sorarsanız, hareketime sorarsanız ya da kurumuma sorarsanız, ben de onun bir modülü olarak, herkesin birleşmesi adına bu çalışmayı yürüttüm…

Ama sonuçta TKP ve HDP dahil diğer sosyalist güç birimlerindeki arkadaşlarımızla birçok tartışma toplantısı yapıldı. “Biz bu konularda sosyalist bir güçler birliği olarak hareket etmek istiyoruz” diyerek bazı ideolojik farklılıklarını ortaya koydular. Karar onların, ben ve kurumum Emek Özgürlük İttifakı’nda da faaliyet gösterdik. Ama ben TKP’nin lideriydim.

Bu çok daha güzel bir şey. Örneğin yerel yönetimde TKP’den, genel seçimlerde Emek ve Özgürlük İttifakı’nın modülü olan SMF’den yanayım. TKP’nin böyle bir karar almasına ve kendi politikasını izlemesine saygı duyuyorum. Açıkçası ben bu sorunlarda, onu tartışmalı, çatışmalı, çelişkili yapan değil, aksine alınan kararların sonunda herkesin birbirine saygı duyması gerektiğini düşünüyorum. Şimdi ikiye düştü. Bu uygun, bu yüzden onu bırakmak bile bence büyük bir gelişme. Çünkü bu bizim en büyük eksikliğimiz.

Şunu söyleyeyim, Devrimciler, sosyalistler, solcular yer yer yerel yönetimler aldılar. Bunu birçok alanda da yaptı ama dediğimiz gibi teorize ettikleri şeyleri yapamadı. Yani popülist siyasetin bu yıl bu kadar gelişmemesinin ana sebebi bu. Sorun sınıf perspektifi, yedi saat dedik. Programımızda altı saat var, bunu programımıza yapmalıyız. Yanlış da olsa programımız gerçek de olsa bunu yapmalıyız. Ancak sosyalistseniz ve gerçekten personelin yani emeğinizin temel hak ve özgürlüklerinin hakkını vermiyorsanız ve bu programı ortaya koymuyorsanız, halktan kopmanız siyaset yapmamanız demektir. ve bu politika daralır.

Bu anlamda sosyalistlerin birliğini hep savunurum ama asla gün yüzüne çıkmaz. Bu çok rahatsız edici. Ben bu sorunlarda amaçsızca düşünmek zorunda kalan biriyim. Mümkünse birlik, mümkünse ittifak veya ortak cephe. Zorunlu değil, bu yüzden ortak cephede buluşabiliriz. Dünya yapıyor. Yani İtalya’da 17 Sol, sosyal demokrat ya da ilerici siyasette birleşerek iktidara geldi. Bu konularda hepimiz yanılıyoruz. Yani bu tarafın da hatası var. Emek ve Özgürlük İttifakı’nın da hataları var. Sosyalist Güç Birliği’nin de kusurları var. Gönlüm toplanacaktı ama bazen gönül istediğini alamıyor.

‘KILIÇDAROĞLU’DAN BAŞKA HİÇBİR ŞEY DEĞERLENDİRİLMEZ’

Hem TKP’nin hem de Sosyalist Meclisler Federasyonu’nun yer aldığı ittifakta genel bir mutabakat var. Kemal Kılıçdaroğlu desteklenecek. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Seçime giderken Dersim’in de bir değerlendirmesini yapalım mı?

Sonuçta Kılıçdaroğlu bu şehrin bir vatandaşıdır ve bu şehrin bir vatandaşının cumhurbaşkanı adayı şehirde büyük bir sempati ile karşılanır, büyük bir sempati uyandırır ki bu çok doğaldır. Dersim’de en azından sosyete içinde dolaşırken, gördüğümde Kılıçdaroğlu’ndan başkası değerlendirilmez. Bunun ne kadarına karşılık geldiğini bilmiyoruz. Çünkü Dersim’in nüfusu çok az. Yurt dışından da görevliler var. Artık herkes istediğini özgürce konuşamıyor. Konuşamadığımız zaman kimin kime ne kadar verdiğini bilemeyiz. Ayrıca ben bu konuda bu tarz araştırma ve anket yapan biri değilim.

Ancak bir aksilik olmazsa yüzde 80’in altına düşmemesi doğal. Bana gelince, emin olun kurumumun kararı bana pahalıya mal oluyor. Yani kurumumun bu sorunla ilgili açıklaması ne olursa olsun bunun ötesine geçmiyorum. Diyelim ki ben TKP’den adayım ama SMF’denim. TKP benim SMF’li olduğumu biliyor ve ittifak yaparken de bu şekilde yapıyor ve prensipli hareket ediyorum. İlk görevim Türkiye’deki tüm sosyalistleri birleştirmek.

Mesela ben her iki ittifakın bir tarafını tutup diğer tarafı atan biri değilim. Elimden geldiğince siyaset üretmeye çalışırım ya da yaklaşırım, desteklerim ama çok radikal çalışmalar ve benzeri şeyler birbirini kıran, parçalayan şeylerdir. Çünkü benim birinci görevim Türkiye’deki tüm sosyalistlerin birliği üzerinedir. Aslında seçimdeki her hamlenin kendi açıklaması var. Bu konuda bir şey söylememe gerek yok. Hareketim dışında söylediğim her söz hem tartışma konusudur hem de ilkesizdir. Hareketimin açıklaması aslında çok açık. Yani hepimiz biliyoruz.

Peki bu bilgi kulise yansıdı, sizden teyit almak istiyorum. Birçok partiden milletvekili teklifi aldığınız duyuldu. Ve şimdilik böyle bir değişiklik düşünmediniz. Bunun nedeni nedir?

Yani muhtemelen benim kurumuma gittiler. Bilmiyorum ya da böyle bir talep oldu mu bilmiyorum. Resmi bir şey olmadığı sürece telaffuzların hepsi iyidir. Şifa tartışmaları, toplantılar gibi doğal olarak doğru olan telaffuzlar vardı ama bu kadar önemli bir siyasi ortamda oturup konuşmak diye bir şey yoktu ya da böyle bir tartışmaya resmi olarak girilmedi. Çünkü bunu kurumuma havale ediyorum. Yani sonuçta müttefik güçlersiniz. Kurumumun dışında böyle bir şey yapmam.

Sana bir şey söyleyebilirim. 1,5 yıl önce kurumumla bu sorunu görüştüm ve belediye başkanlığı bitmeden milletvekili olmayı yanlış bulmadığımı söyledim ve sonra bu depremle birlikte bu fiilen pekişti. Çünkü yeni bir şey inşa ediyoruz. Şu anda deprem üniteleri kuruyorum. Birçok sismik çalışma yapıyoruz, mevcut stoklarımız üzerinde çalışıyorum, onları yarım bırakırsam bu şehre haksızlık etmiş olurum. Onun için bazı şeyleri kabul etmedim. Yani bazı görüşmeleri ve dönenleri kabul etmedim. Ayrıca gerçekten bitirmeyi ve ayrılmayı çok istiyordum, bu yüzden bu beyin sarsıntısını benim için siyasetin çok ötesinde ve bir şeyin çok ötesinde bir şey olarak görüyorum. En azından bu süreci yeterince değerlendirip bu topluma, bu insana, bu şehre küçük bir katkı sağlamak, yok olan, az insan ölsün diye daha çok yanlışı doğruya çeviren bir anlayış için çabalıyorum. Aksi takdirde, böyle bir şey olmadı. Bir partiyle oturup pazarlık, adaylık diye bir şey olamaz. Ancak bunun dışında kuruma gidilmiş veya konuşulmuştur.

Görev sürem dolmadan milletvekili olmayacağımı ve önümüzdeki yıl 14 Mayıs’tan sonra yerel seçimleri konuşacağımızı söylediklerinizden anlıyorum. Ovacık’tan sonra sizi Dersim’de gördük. Yerel seçimlerde Dersim’de veya yerel seçimlerden sonra başka bir yerde görebilir miyiz?

Olası.

Sürpriz başka bir görevde.

Olası. Yani, bittim demek doğru değil, artık girmeyeceğim demek doğru değil. Ben buranın belediye başkan adayı olacağım desem yanlış olmaz ama kurumumuzun bakış açısı bu. Türkiye’deki sosyalistler, vatanseverler ve ilericilerle ortaklaşa, Türkiye’nin birçok yerinde her kurumun temsil edildiği belediyeleri tartışmamız gerekiyor. Yerel yönetim tartışılıyor. Yani bir örnek verdim diyelim. İzmir’de başka bir kurum, bir ilçede başka bir kurum, İstanbul’dan ya da Mersin’den, Antalya’dan, Türkiye’nin farklı yerlerinden herkes olabildiğince ön plana çıkarsa, Türkiye’nin onlarca yerinde demokratik ya da özgürlükçü sosyalist programların kazanımla sonuçlanması. Hem kurumum hem de kendim için büyük bir meydan okuma olacak.

Bu yüzden bu seçimlerden hemen sonra bunun çalışmasını yapacağız. Çünkü biliyorsunuz, yerel olarak yönetmeyi, genel olarak yönetmeye göre çok daha ileri düzeyde görüyoruz. Doğal olarak hamurun içinde ve içindesiniz. Yani fabrikada üretici oluyorsunuz. Biri fabrikayı kurmaya karar verir, biri de fabrikayı kurar. Yerli fabrikayı kurup onun içinde üretmek olarak görüyorum, mümkün.

Kurum da başka bir yerde misyon verebilir veya başka bir alana taşıyabilir, bu sorunlar siyasetin paylaşması gereken konulardır ama şunu bilin, bilin ki hiçbir şeyden kaçmıyoruz. Yani nereye misyon verilirse her alana gireceğiz ama biraz daha büyütmek istiyoruz.

Yani büyütmek istiyoruz. Türkiye’de üç yerde beş yerde sadece sosyalistlerin aday gösterdikleri yeri değil, sosyalistlerin aday olduğu faaliyet alanlarını da yüzlerce yerde programlarını, bayraklarını, flamalarını halkla buluşturarak genişleteceğiz. renk, telaffuz ve genel. Bunun için çaba harcayacağız.

TAM GÖRÜŞME

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu